Kategoriler
Aşk ilişkileri

Sevgilinizle İzlememeniz Gereken 6 Film

Daha önceki yazılarımızda, partnerinizle izleyebileceğiniz filmlerle ilgili bir liste hazırlamıştık. Bu yazımızda ise partnerinizle izlememeniz gereken bir film listesi derledik.

Bir ilişkide en keyif verici aktivitelerden biri de partnerlerle birlikte film izlemektir. Romantik ve pozitif filmler, eğlenceli bir gecenin ya da ilk randevunun iyi bir tamamlayıcısı olabilir. O halde neden bazı filmleri partnerlerimizle izlememiz gerekir? Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir: Bu listedeki filmlerin herhangi bir şekilde eleştirisini yapıyor değiliz. Zaten listede birçok seyirci ve eleştirmen tarafından sevilen ve beğenilen filmler yer alıyor. Ancak bu filmleri partnerinizle izlediğiniz esnada veya sonrasında yoğun bir rahatsızlık hissi duyabilirsiniz.

Bu listede yer alan filmler, romantik filmlerin klişelerinden uzaklaşarak insan benliğinin karanlık taraflarını su yüzüne çıkarıyor ve genellikle bir ilişkinin çöküşünü içeren ağır dramatik ögeler içeriyor. Bunun yanı sıra, listedeki filmlerin garip ve güvensiz havasından, şiddet ve cinsellik içeren sahnelerinden de rahatsız olabilirsiniz. Yani partnerinizle bir araya gelip bir film gecesi yapmak istediğinizde bu filmleri seçenekler dışında tutabilirsiniz. O zaman lafı çok uzatmadan listemize geçelim.

1- Kayıp Kız (Gone Girl) – 2014

Son dönemde adından sıkça söz ettiren bir filmle açılışı yapalım. Kayıp Kız, eşinin kaybından sorumlu olduğu düşünülen bir adamın hikayesini anlatıyor. Film aslında tam bir toksik ilişki örneği. Birbirini aldatan eşleri, akıl oyunları ve türlü manipülasyonlar içeriyor. Filmin içine delil karartma ve sahte katiller de girince içinden çıkılmaz bir hikaye karşımıza çıkıyor. Kayıp Kız, her ne kadar bir sırlar yumağı gibi gözükse de aslına bakıldığında bir güven ilişkisi hikayesini anlatıyor. Filmin başrollerinde ise Ben Affleck ve Rosamund Pike yer alıyor.

2- Hayallerin Peşinde (Revolutionary Road) – 2004

Bu filmde, başrolleri Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet paylaşıyor. Bu ikiliyi daha önceden çok tanıdık bir film olan Titanik filminde de beraber görmüştük. Filmin hikayesi, Richard Yates’in 1961 tarihinde yayınlanan aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Film, ilişkileri her geçen gün kötüye giden ve evlilikleri gittikçe karmaşık hale gelen bir çiftin hikayesini anlatıyor. Ayrıca içinde şiddetli tartışma sahneleri de içeriyor. Bu filmi partnerinizle mutlu bir ruh halindeyken izlemeniz, modunuzu düşürebilir.

3- Daha da Yaklaş (Closer) – 2004

Bu film için gerçek bir yıldız geçidi şeklinde bir yorumda bulunabiliriz. Filmin başrollerinde kimler yok ki! Kadroda Natalie Portman, Jude Law, Julia Roberts ve Clive Owen gibi ünlü isimler yer alıyor. Film güven sorunu, aldatma ve çarpık ilişkileri konu alıyor ve ihanetin ne kadar zehirli ve yıkıcı olduğunu çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor. Filmin gidişatında ise her ne kadar tek bir kişinin yaptığı hatalar başlangıç noktası gibi gözükse de ilk yanlışın etkisiyle birlikte diğer karakterler de içinden çıkılmaz yanlışlara sürükleniyor.

4- Aşk ve Küller (Blue Valentina) – 2010

Aşk ve Küller, mutlu ve geleceğe dair planı olan çiftleri karamsarlığa sürükleyecek bir mesaja sahip. Ryan Gosling ve Michelle Williams’ın canlandırdığı karakterler izleyenleri; evlilik, boşanma ve ayrılık gibi tatsız gerçeklerle yüzleştiriyor. Bu filmde, bir çiftin ilişkilerinin başlangıcından bitişine kadar yaşanılan olayları geçmiş ve gelecekten sahnelerle birlikte veriliyor. Aşk ve Küller, ilginç ve güzel bir başlangıçtan, yorgun ve tükenmiş bir sona sürüklenen bir hikaye. Ancak bu film sadece birlikte keyifli bir film izlemek isteyen partnerleri, hayal kırıklığı ve kasvetli bir havanın içine çekebilir.

5- Ondan Uzakta (Away from Her) (2006)

Ondan Uzakta, çarpıcı ve düşündürücü bir dram filmi. Alzaymır ile mücadele eden bir kadının, kendisi gibi alzaymır olan bir adamla yeni anılar inşa ederken, eski anıları yavaş yavaş silinmeye başlar. Kocası ise eşinin daha mutlu olabilmesi için eşinin gitmesine izin verir. Bu film bir nevi eşinin mutluluğu için kendi mutluluğundan vazgeçişin hikayesidir. Film yaşanılanları ve verilmek istenen duyguyu, karşı tarafa başarılı bir şekilde aktarıyor. Birbirini kaybetmekten korkan çiftlerin bu filmi izlemesi yoğun duygu içeren anlara sebep olabilir. Başrollerde Julie Christie ve Gordon Pinsent yer alıyor.

6- Sadakatsiz (Unaithful) – 2002

Sadakatsiz filmi, mutlu bir evliliği olan bir çiftin ihanet nedeniyle evliliklerin sarsılması ve girdikleri çıkmazı konu alıyor. Başrol oyuncularından Diane Lane’in canlandırdığı karakter Connie Sumner, Richard Gere’ın hayat verdiği Ed Sumner ile evli ve mutlu bir kadındır. Ta ki genç, yakışıklı ve enerjik Paul Martel (Olivier Martinez) ile karşılaşıncaya kadar… Filmin hikayesi, yasak bir ilişkinin insanların hayatında nasıl yıkıcı etkileri olabileceğini gözler önüne seriyor. Bu film konusu nedeniyle, güzel ve mutlu bir film gecesi için düşündürücü ve şüphe yaratan bir film olabilir.

Kategoriler
Aşk ilişkileri

Bitmesi Gereken Bir İlişkiyi Neden Bitiremiyoruz?

Bir ilişkiyi bitirmek çok zordur. Bitirme kararı verme süreci ise fazlasıyla sancılı bir dönemdir. İlişkiyi bitirme kararı almak neden bu kadar sancılı geçiyor ve neden zararlı ilişkileri sonlandırmakta bu kadar zorluk çekiyoruz?

Bazen ne yaparsak yapalım içinde bulunduğumuz ilişkinin kurtarılmasının mümkün olmadığını anladığımız anlar vardır. İlişkimiz ve karşı taraf için harcadığımız çabanın aslında bizi içten içe bitirdiğini ve tükettiğini fark ederiz. Ancak bir ilişkinin en büyük çıkmazlarından birisi de o ilişkiye son noktayı koymaktır. Hele ki çok fazla emek, çaba ve zaman harcanan ilişkileri bitirmek daha zor oluyor.

İlişkiyi sonlandırma düşüncesi başlı başına bir problem. Bazı partnerler bu problemle yüzleşmekten kaçmayı tercih ediyor. Doğru olanın her iki taraf için ilişkiyi bitirmek olduğu bilinse de ilişkiyi devam ettirmek için çok fazla çaba harcanabiliyor. Peki neden bize zarar verdiğini bildiğimiz halde, bir ilişkiyi bitirmekte zorluk çekiyoruz?

Güzel Anılar

İlişkiyi bitirme düşüncesi zihnimizde filizlendiğinde, aklımıza hemen birlikte geçirilen güzel ve eğlenceli anılar gelir. Partnerlerin birçoğu, birlikte geçirilen güzel anıların hatırına ilişkiyi devam ettirmek için çabalayabiliyor. Hele ki ilişkinin başlarında ve romantizmin zirvesinde yaşanan o güzel anılar, ilişkiler için bir şans daha verilmesini sağlıyor. Neredeyse bütün ilişkiler güzel anılarla bezenmiştir. Ancak güzel anıların var olması, kötü anılardan ve yaşanılan hayal kırıklıklarından daha ağır basmamalıdır. Eğer böyle bir durum söz konusuysa, ilişkiyi sonlandırma vaktinin sinyalleri ortaya çıkmaya başlamış demektir.

Öz Güven Zedelenmesi

Size zarar veren sağlıksız bir ilişkiden ayrılmak, sağlıklı bir öz saygı gerektirir. İlişki boyunca partnerinizin sizi küçümsemesi ve yıpratması öz saygınızda zedelenmelere yol açmış olabilir. İlişki uzmanı ve terapist olan Jordan Madison şöyle diyor;

 “Benlik saygısının düşük olması, sağlıksız bir ilişkide kalmada etkili olabilir çünkü kişinin başka hiç kimsenin onları istemeyeceğine inanmasına neden olur, bu yüzden mevcut partneriyle birlikte kalmaya devam ederler.”

İçinde bulunduğunuz ilişki, sizi daha mutlu edecek bir ilişkiye layık olmadığınızı ve elde edebileceğiniz en iyi ilişkinin bu olduğunu düşündürebilir. Yaşadığınız öz saygı zedelenmesi de ilişkiyi bitirmek için adım atmanızı engelliyor olabilir.

Tanıdık Olanın Verdiği Rahatlık

Partnerinizle uzun zamandır birlikteyseniz, muhtemelen ilişkinizde birbirinizi iyi tanımış olmanın verdiği bir rahatlık vardır. Bu süreç içinde birbirinizin neye öfkelendiğini, neye sevindiğini öğrenmişsinizdir. Yeni bir ilişki, en baştan bu süreci tekrar yaşamak demektir. Sıfırdan başlayarak yeni bir insanı tanımak ve yaşama dahil etmek yorucu gelebilir. Ancak bir ilişkiyi bitirmek, hemen yeni bir ilişkiye başlamak anlamına gelmiyor. Elbette uzun süreli bir ilişkinin verdiği rahatlık yadsınamaz. Ancak size zarar veren, enerjinizi tüketen, öz sevginize ve öz saygınıza zarar veren bir ilişkiyi; tanıdık olanın verdiği rahatlık için sürdürmek pek sağlıklı bir karar değil.

İlişkinin Eskisi Gibi Olabileceği Umudu

Emek ve zaman harcanan bir ilişkiyi bitirme kararı vermek kolay değildir. Bu nedenle ilişkiye son noktayı koymadan önce, genellikle insanlar ilişkinin tekrar eskisi gibi olacağı umut edilir. Ancak sorun ilişkide değil, sorun ilişkiyi yürütmede başarısız olan partnerlerle alakalıdır. İlişkiyi toparlamak için samimi ve ciddi bir konuşmanın ardından yine en başa döndüğünüzü görüyorsanız, ilişkinin ömrü pek uzun gözükmüyor demektir.

Yalnız Olmak İstemiyorsunuz

Yalnızlık korkusu sadece romantik ilişkilerde değil, yakın ilişkilerimizi bitirmemize de engel olan en önemli nedenlerin başında gelir. Özellikle uzun ilişki yaşayan partnerler, zamanla kendilerini karşı tarafa ve ilişkisine bağımlı hissedebilirler. Birçok şeyi birlikte yapmanın verdiği güven, artık her şeyi tek başına devam ettirme düşüncesine set çekebilir. Ancak sağlıklı bir ilişki, her iki partnerin de ilişkiden ve diğer partnerlerinden bağımsız ve yalnız hareket edebildiği ilişkilerdir. Yalnızlığa yüklediğiniz anlamları değiştirin. Yalnızlık, sadece uzun zamandır alışık olmadığınız bir durumdur. Ayrıca ailenizi ve arkadaşlarınızı da düşünün. Muhtemelen ilişkinizden önce hayatınızda yer alıyorlardı ve ilişkinizden sonra da sizinle birlikte olacaklar.

Pişman Olma Korkusu

Bazen bizi kısıtlayan, hareket alanımızı daraltan kişilerden ve durumlardan vazgeçmekte güçlük çekiyoruz. Özellikle pişman olma korkusu, vazgeçmemizi engelleyen faktörler arasında. Ancak daha gerçekleşmemiş bir durum için endişelenmeye gerek yok. Bittiğinde nasıl hissedeceğinizi tam olarak kestirmekte güçlük çekseniz de doğru bir karardan pişman olma olasılığınız yok denecek kadar azdır.

Kategoriler
Aşk ilişkileri

Aile İçi İletişimi Nasıl Güçlendirebiliriz?

İnsanlar arası iletişim kurmak başlı başına zor ve karmaşık bir problem olarak karşımıza çıkarken, aile içi iletişimin zorluğunu tahmin etmek zor değildir. Aile üyelerimiz hem biyolojik hem de sosyal olarak en yakınlarımız olmasına rağmen, aile içi iletişim kurmakta güçlükler yaşayabiliyoruz. Peki daha sağlıklı bir aile içi iletişim için ne yapılmalıdır? İletişim ve ilişki uzmanları tarafından verilen tavsiyeleri derledik.

Aile içi iletişim; hayatımızı, ilişkilerimizi, fikirlerimizi, hayata bakış açımızı etkileyecek ölçüde büyük etkiye sahip, güçlü bir kavramdır. Aile içi iletişim önemlidir çünkü aile üyelerinin ihtiyaçlarını, endişelerini ve isteklerin birbirlerine ifade etmelerini sağlar. Aynı zamanda aile içi iletişim karmaşıktır çünkü tartışmaları, iletişim kopukluklarını, ebeveynler ve yetişkin çocuklar arasındaki iletişimin zorluklarını da kapsar.

Aile içi iletişimin bu kadar karmaşık olmasının bir nedeni ise her aile ferdinin aslında bir birey olarak kendine ait kişisel sorunlarının olması ve geçmişteki aile deneyimlerinin etkilerinin sürmesidir. Bir de buna aile içi dinamikler de eklenince, aile içi iletişim çok daha derin boyutlar kazanmaya başlıyor. Ancak şunu da unutmamalıyız; aile içi problemlerin, kaygıların ve anlaşmazlıkların yaşanması doğaldır ve sağlıklı bir aile içi iletişim ile bu sorunların üstesinden gelmek mümkündür.

Sağlıksız Aile İçi İletişimin Nedenleri

– Bir şeyi yapma konusunda farklı kişiliklerden dolayı ortaya çıkan anlaşmazlıklar.

– Bağırmak.

– Sessiz muamele ya da hiç konuşmamak.

– “Her zaman” ve “asla” gibi kelimeler kullanmak.

– Hakaret içerikli konuşmalar veya lakaplar takmak.

– Pasif agresif eylemler.

– Sen dili kullanmak, suçlayıcı ve yargılayıcı tavırlar sergilemek.

– Kültürel farklılıklar ve kuşak farklılıkları.

– Ebeveynler arasındaki sorunların çocuklara yansıtılması.

– İletişim kopukluğundan dolayı aile fertlerinin birbirleri hakkında yanlış varsayımlarda bulunması.

– Davranışı kötü olarak nitelendirmek yerine kişiyi kötü olarak etiketlemek.

– Tehdit dili kullanmak ve fiziksel olarak zarar verici davranışlar.

Ailelerin daha iyi bir iletişim kurabilmesi ve aralarında iletişimin kalitesini arttırabilmesi için yapabilecekleri birçok şey vardır. Uzmanlar tarafından tavsiye edilen ve iletişimi güçlendirmek için uyulması faydalı olacak bazı önerileri takip etmek, aile içi iletişimi güçlendirebilir.

Daha Çok Vakit Geçirin

Günümüzde ailelerin karşılaştığı en büyük problemlerden biri de yanlış anlaşılma ve eksik iletişimdir. Aile içi iletişimin güçlendirilmesi için önemli faktörlerden biri de zamandır. Bilikte zaman geçirmek, iletişim eksikliğini azaltabilir. Bu nedenle birlikte zaman geçirebilmek için fırsatlar yaratmaya çalışın. Aile üyeleriyle iletişim kurabildiğinizde, kendi düşüncelerinizi ve inandığınız şeyleri ifade edebilme şansınız olur. Aynı fikirde olmasanız bile aile fertlerinizin düşüncelerini daha iyi öğrenmiş olursunuz. Böylece aile üyelerinin sözlerinin ve eylemlerinin nedenlerini daha iyi gözlemlersiniz.

Açık ve Doğrudan İletişim Kurun

Sağlıklı aileler, fikirlerini birbirlerine doğrudan ve açık bir şekilde iletirler. Yani aile fertleri fikir ve duygularını, araya başka kimseyi konumlandırmadan ve iletişimi bağlamından koparmadan diğer aile ferdine iletir. Böylece yanlış anlaşılmaların önüne geçilir. Dolaylı ve belirsiz iletişim ise aile içi yakınlığı ve üyeler arası bağı zayıflatır.

İyi Bir Dinleyici Olun

Etkili bir iletişimin oluşması için karşı tarafın mesajlarını iyi şekilde dinlemek ve analiz etmek gerekir. İyi bir dinleyici olmak ise karşı tarafın bakış açısını anlamayı gerektirir. Karşınızdaki kişi ister eşiniz olsun ister çocuğunuz olsun, sözel ve sözlü olmayan mesajlarına dikkat etmeniz gerekir. Sözlerin, mimiklerin ve eylemlerin ardında yatan alt mesajı iyi kavramak gerekir. Bunun için de karşı tarafın bakış açısını kabul etmeli ve ona saygı duymalısınız. Karşı tarafın söylediklerinin değersiz olduğunu hissettirmemek için odak noktanızı tamamen o kişiye ve söylediklerine yöneltmelisiniz.

Aile İçi Dedikoduyu Bitirin

Bazı durumlarda aile üyeleri birbirleri hakkında konuşmayı severler. Ancak bu, birçok konuyu yanlış anlaşılır hale getirebilir. Hatta bazı durumlarda ise konunun gerçekliği başka bir boyut kazanmış olur. Daha önceden aile içi iletişim sorunlarının önemli nedenlerinden birinin eksik iletişim olduğunu belirtmiştik. Eksik iletişim, yanlış anlaşılmaları doğurabilir. Bir aile üyesi ya da konu hakkında oluşan yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak için doğrudan konunun muhattabı ile iletişim kurmak gerekir. Ayrıca bu durum, aile içindeki dedikodulara konu olan kişiler fazlasıyla kırıcı olabilir.

Olumlu Bir Tavır Takının

Yapılan araştırmalar, mutsuz aile ilişkilerinin genellikle küçümseme, eleştiri ve hakaret gibi olumsuz iletişim modellerinden kaynaklandığını belirtiyor. Bu iletişim modelleri de aile üyeleri arasındaki sorunları daha da derinleştiriyor. Ailedeki iletişimi daha olumlu bir havaya dönüştürmek için aile üyelerinin birbirlerini destekleyici ve motive edici tavırlar sergilemesi ve yapıcı eleştiride bulunması gerekir. Öncelikle böyle bir olumsuz tavır içerisindeyseniz bu davranış şeklinden uzaklaşmalısınız. Bunun yanında, bu davranışların karşı tarafı ne kadar kötü hissettireceği üzerine düşünmeli ve empati kurmaya çalışmalısınız. Aile üyenizi teşvik edici ve destekleyici ifadeler kullanmaya özen göstermelisiniz.

Kategoriler
Aşk ilişkileri

Partnerinizle Aranızdaki Bağı Güçlendirmenin 5 Yolu

Romantik ilişkilerin en önemli unsurlarında biri olan karşılıklı kurulan duygusal ve romantik bağ, birçok nedenden dolayı aşınabiliyor. Bu durum ise ilişkilerin geleceği için önemli sorunları doğuruyor. Böyle bir sorunun önüne geçmek için nelere dikkat edilmelidir? Bu yazıda, duygusal bağı güçlendirmek için dikkat edilmesi gereken konular üzerinde duracağız.

Aşk, ilişkiler için gereklidir ancak yeterli değildir. Söz konusu yeni başlamış bir ilişki veya uzun yıllar devam eden bir ilişki olsun, bütün ilişkilerin temelinde karşılıklı oluşturulmuş romantik bir bağ ve saygı yer alıyor. İlişkilerde bahsedilen karşılıklı bağı kurabilmek için zaman ve emek gerekiyor. Uzun süredir devam eden ilişki sorunları ve partnerlerin kişisel hayatında yer alan problemler, partnerler arasındaki bağı zayıflatabiliyor.

Partnerler arasında zayıflamış olan bağı tekrar güçlendirmek mümkün. Bunu yapmak için büyük ve abartılı jestlere gerek yok. Küçük adımlar da ilişkiyi kurtarıcı etkiye sahip olabilir. Burada önemli olan, bu küçük adımları devam ettirebilmek. Başta da belirtildiği gibi ilişkiler emek ister. Belki de aranızdaki bağın aşınması, birbiriniz için yeteri kadar zaman ve emek harcamamızın sonucu olabilir.

1- Ben Dilini Kullanın

Ben dili, bir insanın duygu ve düşüncelerini kendisini merkeze koyarak ifade etmesidir. Suçlayıcı değildir, karşı tarafın empati kurmasını sağlar ve asıl mesajı karşı tarafa doğru bir şekilde aktarır. İlişkilerde partnerlerin kendisini ifade ederken kullanabileceği en doğru ifade biçimidir. Örnek vermek gerekirse “Kendimi yalnız hissediyorum.” cümlesi, ben dili ile kurulmuş bir cümledir. Hiçbir suçlayıcı tarafı yoktur. Sen dili ile kurulmuş cümleler bir bakıma yıkıcı ve tehlikelidir. “Sen” ile başlayan cümleler genellikle yargılayıcıdır. “Senin yüzünden” şeklinde başlayan bir cümle, o konuşmayı olması gereken noktaya taşımaz. Yani kendimize ait fikir ve duygularımızı karı tarafa iletirken suçlayıcı ve itham edici bir tavırdan kaçınarak probleme odaklı ben dilinin kullanılması, en faydalı iletişim yolu olacaktır.

2- Birlikte Zaman Geçirin

Birlikte zaman geçirmenizi engelleyecek her şeyi dışarıda bırakın. Kesintiler ve dış uyaranlar olmadan vakit geçirmek, aradaki bağı güçlendirmek için etkili bir adım olabilir. Partnerler fiziksel olarak birlikte olsa bile zihinsel ve psikolojik olarak birbirlerinden uzak olmaları, birlikte vakit geçirmek olarak adlandırılamaz. Birlikte kaliteli vakit geçirebilmek önemlidir. Kaliteli vakit geçirmek için de dikkat dağıtıcı bütün unsurları ortadan kaldırmanız gerekir. Her iki partner, tamamen birbirine odaklanmış olmalıdır. Birbirinizle kaliteli vakit geçirmek için öncesinden plan yapabilirsiniz. Bu şekilde plan yapmak, günlük yaşamınıza da heyecan katacaktır.

3- Yeniliği Canlı Tutun

Uzun süreli bir ilişki içinde olmak partnerler için hem avantajlı hem de dezavantajlı durumlar yaratır. En büyük avantajı, partnerlerin birbirini iyi tanıdığı bir noktaya gelmiş olmalarıdır. Dezavantajı ise ilişkide “yeni” kavramının geçerliliğini yitirmiş olmasıdır. Birbirini uzun süredir tanıyan çiftler, birlikte yeni şeyler yapmakta zorlanabilir. Yeniliğin olmadığı yerlerde heyecan azalabilir. Bunun önüne geçmenin basit bir yolu var: Yeni aktiviteler deneyin, yeni yerler keşfedin. Yeni olanı denemeye açık olun. Bilinmeyeni keşfetme deneyimi, her ikiniz için heyecan verici olacaktır. Bu deneyimin heyecanını yaşarken bilikte olmanın keyfi ise bambaşka olacaktır.

4- Birbirinizin Hayatınıza Olan Katkısını Kabul Edin

Öncelikle partnerinizin hayatınıza olan katkısını gözden geçirin. Partnerinizin hayatınıza olan katkısını samimi bir şekilde kabul etmek önemli bir adımdır. Partnerinizin sizin için ne anlam ifade ettiğini ona göstermeye çalışın. Sizin ve çevreniz için yaptığı güzel şeyler için teşekkür edin. Verdiğiniz değeri büyük sürprizlerle ifade etmenize gerek yok. Teşekkür etmek ya da küçük bir iltifatta bulunmak, beklentilerin çok ötesinde anlamlar taşıyabilir.

5- Birbirinize Fiziksel Şefkat Gösterin

Partnerlerin birbirlerine fiziksel temasta bulunması, aralarındaki duygusal yakınlığı arttıracaktır. Araştırmalara göre fiziksel şefkat kişiye kendisini iyi hissettirir, buna yardımcı olacak hormonların salgılanmasına yardımcı olur, stresi azaltır ve partnerler arasındaki tatmin düzeyini yükseltir. Fiziksel şefkat eylemleri; sarılmak, el ele tutuşmak, kucaklaşmak ve dokunmak gibi eylemleri içerir.