Yazar ve ilişki danışmanı Candan Ünal, alfa kadını mercek altına alıyor. Bambaşka bir bakış açısıyla alfa kadın nedir, gerçekten böyle bir kadın olmaya gerek var mı sorularını cevaplıyor.
Öncelikle Alfa kadını zorlu ve çetin bir iş yaşamının içinde olacakmış. Aynı zamanda ev işleri, çocuk yetiştirme ve sosyal hayat konusunda da dengeyi kurmuş olacakmış. Eh, fena değil, bizim çalışan kadınlarımızın çoğu bunu becerebiliyor zaten. Bununla bitse canımı yiyin de bitmiyor. Alfa kadını olmak için bir kere giyim kuşam kuralları var. İlk ve en önemli özellik, yüksek topuklu ayakkabı.(Sitemiz okuyucularına cuk oturdu, buradan yırttık!) Düz, topuksuz ayakkabı giymek, ben sıradan biriyim, hayatım başarısızlıklarla dolu anlamına geliyormuş. İkincisi, mutlaka çok pahalı ve marka olan bir çantası olacakmış. O çantalar benim evin kirası kadar, nasıl olacaksa?
Üçüncüsü, yine pahalı ve marka cep telefonu elinde, o da yetmeyecek kulağında bluetooth kulaklığı takılı olacakmış. Çekici, seksi ve zayıf vücudu, marka kıyafetleri ve gözlerinde bilmem ne marka gözlüğü olacakmış.
Şimdiye kadar olan kısım zaten bir çoğumuz için hayal. Kendi adıma söyleyeyim, para ile ilgili olan kısımları çözdük diyelim, şu çekici ve zayıf vücut işini nasıl yapacağız?
Asıl sorun ise şimdi başlıyor: Alfa kadını, bir Beta erkeği ile birlikte olurmuş. Beta erkeği şu oluyor. Adam bütün gün evde yan gelip yatıyor, sözüm ona evden çalışıyor, kolunun altında bir sörf tahtası, kadın işte yırtınırken, o Miami sahilinde keyif yapıyor, altında kot pantolon ve boynundan geçirilmiş spor çanta ile vücuduna yapışan tişörtü, yüzünde ise “baby face” dedikleri seksi ama yaramaz çocuk ifadesi olan yaşı genç adamlar Beta erkek sınıfına giriyor. Yani, bir adette bu modelden bulacaksınız.
Bütün bunları yaparsanız, size Alfa kadın diyecekler. Şimdi düşündüm de aslında nerdeyse hepimiz Alfa sayılırız. Bak şimdi, çalışmaksa çalışıyoruz. Büyük ihtimalle boşadığımız ya da boşamayı gönülden istediğimiz bir kocamız ve ondan yadigar çocuğumuz da var. Buraya kadar uydu. Temizlik ve ev düzeni dersen kimse bizim gibi yapamaz. Sosyal hayatımız da var; yan komşu, akşam çaya gelen arkadaşlar, mecburi akraba ziyaretleri, kimse bizim gibi sosyal olamaz.
Şimdi gelelim aksesuar kısmına. İş yerinde torbanın içinde duran düz pabuçlarımıza rağmen, işe gelirken ve düğünlerde giymek üzere satın aldığımız bir yüksek topuklu ayakkabımız var. Cep telefonu bizde zaten lüks sayılmaz hatta şebeke tasarrufu yüzünden birkaç tane var. Bluetooth kısmına gelince hayati tehlikeden dolayı takamayız. O kulağımızda yolda yürürken, karşıdan hızla gelen ve korna yerine arabada müziğin sesini açmayı seçen bir öküz arkadaş bizi altına almasın diye tetikte olmalıyız.
Çanta desen bizim pazardan aldığımız çantalar zaten marka, en azından üstünde öyle yazıyor. Taklit, maklit kim anlayacak. Marka kıyafetimiz olmasa da markaymış gibi taşıyabildiğimiz bir ruhumuz var. Eh işporta gözlüklerimiz de çeşit çeşit. Zaten yıllardır tüm medya organları, 0 bedene taktıkları için mutfak masrafından kısıp estetiğe yatırdık, hepimiz birbirimize benziyoruz. Orda da sorun yok. Buraya kadar hala Alfa kadını durumumuz sürüyor da, ben şimdi şu adamı nerden bulacağız onu düşünüyorum.
Buldum! Köylerden birine gidelim. Kahvede pişpirik oynayan yağız delikanlılardan birini alalım. Ayağına bir kot, üste body, sörf tahtası yerine de tavlayı verdik mi kolunun altına, bu iş tamamdır. Kalkın kızlar, herkes gara, ilk otobüs nereye gidiyorsa ona binip bulalım şu köyden Beta erkeklerimizi.
Aman, benim ağzımdan çıkanı kulağım duymuyor herhalde, koskoca Alfa kadınına otobüsle gitmek olur mu? Kalkın havalimanına!
Peki, siz alfa kadını olmak hakkında ne düşünüyorsunuz? Aşağıdaki forma yorumlarınızı yazabilirsiniz.
Candan Ünal / İlişki danışmanı